24 Mart 2015 Salı

Omo ile Hadi Harekenlen...

 
Hafta sonu Omo'nun bizler için hazırladığı etkinliğe giderken güzel vakit geçireceğimizden kuşkum yoktu ve nitekim de öyle oldu. Ben ve çocuklarım dolu dolu bir pazar sabahı geçirdik. Bateri tutkunu küçük oğlum için içeri girer girmez karşısında gördüğü müzik aletleri eğlencenin başladığına işaretti :) 
 

 
Bir çocuk ne ister...sadece özgürce oynamak, üretmek, öğrenmek. Kendi izlenimleriyle ve dilediğince oynayabilmek, dokunmak ve anlamak işte tam bu konu üzerine sohbet ettik biz ebeveynler. Deneyimsel öğrenme yani kendi duyularıyla hareket edip algılama. İki başlığa değindik beraber. Biri yapılandırılmış oyun; biz ebeveynlerin yönlendirmesiyle oluşan, bir diğeri de yapılandırılmamış oyun; kendi kendine öğrenmesi. Bu sohbet şahsım adına bana çok şey kattı. Kirlenmek güzeldir sloganının altında aslında koca bir bilgi yatıyor. Bizim çocukluğumuzda ki özgürlüğü verebilmek yatıyor. Sabahtan akşama kadar sokaklarda özgürce oynadığımız ve yemek saatinde zorla bir şeyler atıştırıp tekrar sokağa çıktığımız günler. Tabi şimdi sizlerde benim düşündüğüm gibi cümleler kuruyorsunuz kafanızda. "şimdi ki zaman çok kötü, oyun alanlarımız yok, sokaklar tehlikeli" evet kesinlikle bende bu şekilde düşünüyorum ama en azından çocuklarımızla geçirdiğimiz zamanlarda, açık alanlarda vakit geçirmek bile bir ucundan tutundurmaktır hayatı. Omo marka müdürü Ercan SOLMAZ istatistiklerde çocukların genelde evde vakit geçirdiğini ve yüksek oranda teknolojiyle iç içe çocuklar olduğunu gösterince geleceğimiz için endişe duydum.

Tanışmaktan büyük mutluluk duyduğum Prof. Dr. Yankı Yazgan'ın sohbetine dahil olmak da çok mutlu etti beni. Hızla gelişen teknolojiye çocuklarımız dahil oluyor, tabi ki olacak çünkü öyle bir hızda ilerliyoruz ama özgüven, empati, güven, mutluluk olabilmesi için de deneyimsel öğrenmeye kapı açmak gerekiyor. Oyun, hareket, öğrenme bu üçlüyü bir bütün görerek ve hayatın her anına yayarak uygulamak en önemlisi.
Aktif yaşam derneğinden Mehmet Ali Çalışkan hareketin önemini vurguladı. Hareketsizliğinde hayattan uzaklaştırdığını. Oyunun çocuğun dili ve anlatım şekli olduğunu vurguladı ki kesinlikle katılıyorum. 


Geleceğimiz çocuklar ve onları yetiştiren biz ebeveynler için sorumluluk o kadar çok ki... Demet Akbağ'ın söylediği çok güzel bir söze değindiriyor beni "çocukluğuma teşekkür ediyorum" o kadar anlamlı ve içten ki bu sözü çocuklarımızdan duymak mutluluğun en güzeli.

Yüzümde kocaman bir gülümseme ve büyük düşüncelerle ayrıldığım sohbetimizden dolayı Önce Omo ekibine, Demet Akbağ, Yankı Yazgan ve Mehmet Ali Çalışkan'a çok teşekkür ediyorum. Evet hadi hareketlen kirlen öğren...


Hiç yorum yok: